Ilk once bir suru, yuk ekledim kendi omuzlarima, teker teker. Hepsini ust uste sigdirdim, taaa o masmavi goge varana kadar, Bulutlardaydi benim yuklerim, ama beni ise, her seferinde yerin dibine biraz daha gomdu. Santim, santim. Oysaki, ben aslinda bir kus kadar hafif olup, bir su kadar ozgur olmanin hayllerinin pesindeydim. Yerim, yurdum olmadan, gocebe bir hayatin verdigi haz, tatmin ve simulasyonla, yolumdaki cicekleri yeserte yeserte hayatimin yolunu cizmeye karar vermistim. Sonra, bilmedigim bir suru yukte eklemisim. Yasadikca, yasim arttikca, bu hayattaki tecrubelerim beni biraz daha insanlarina rasinda karistirip, biraz daha bu dunyanin elinde kasarlandikca. Ama bilseydim ki, kendime neleri neleri yapiyorum diye, hic bunlara bastan baslamazdim. Ama iste, agir geldi kendi ellerimle yukledigim tum o agir yukler. O kulfetler, o bedeller, bana inanilmaz agir geldi. Onlarla basetmek benim dunyami karartti.
Simdi, o yukleri atar oldum, teker teker, tipki onlari kendi ellerimle ilk basta koydugum gibi. Yerine, elbette baskalari geliyor, geldi ve gelecek. Bu ise hayatin kacinilmaz bir gercegi. Ama, elbette birakipta bir daha koymayacagim bir suru yuk olacak. O ise ayri. O ise baska bir dava :)
Ama simdi, sen. senle beraber, icimde hic tanimlamadigim, oldugundan habersiz bir yukumun farkina vardim, ve onuda atmaya basladim, gram gram, gidim gidim, ve tekrardan hurriyetimin kapisinin onundeyim, senle ise, ramak kaldi tekrardan ozgurlugume merhaba demeye.
No comments:
Post a Comment