A World of Ramblings

Monday, March 16, 2009

Bir pazar gunu...

Gunluk gunesliyken, kendini bir karaligin ortasinda ve dahada derine batarken yakalirsin.
Halbuki, bir kac saat once icten gelen kahkahalarin, ve guluslerin evrini isittigini hissetmistin.

Hayallerin vardir, yada belli gunler icin hayal kurmussundur, ama o gun gelip cattiginda ise, planladiklarinin tam tersi olur, hayal kirikligina ugrarsin.
Kendini boslukta, sonu olmayan bir kavramin icinde tikili kalmis hissedersin. Haykirmak istersin, ama bunun neye yariyacagini bilmezsin. Aglamak istedigin icinde kendine kizarsin. Hislerini degistirmeye calistigindada bunun sadece bos caba oldugunu hissedip dahada kaybolursun o boslukta. Kuculur, kuculur ve ufacicik kalirsin. Taki, kendini tanimakta zorlasana kadar.

Lanetlersin boyle olusuna, yemin edersin bu gunlerin gecicegine, dua edersin yarinlar icin. Ama..hepsi nafiledir. O icindeki duygu coktan zaten curumus olan kalbinden hicte derin olmayan yuregine inip, satilmis, eski, ve kirli olan ruhunu esir alip kapkara olan cigerlerini sarmistir. Migdende dolasirken bulandirir, ogurken agzinda ise guclu bir eksi tat birakir. Burnuna mayhos bir koku gelir.

Elinden kacan gidenlerin farkina verirsin o engamenin ortasinda. Ve bugunun ipinin elinden kacirdigin icinde, yarin elinden kacicaklarin aklina gelir. Aksam, yatagina uzandiginda, kalbin sikisir, gozune uyku girmez. Neden girmez? Cunku, aklindan gecen bunlardir. Tekrar tekrar, taki ruhunu soyup, herkesin onunde ciril ciplak birakana kadar. Sansa bak dersin, nede cok egitmeye calismistim su ruhumu, nede cok cabalamistim saklicam diye ruhumu evrenden, dunyadan, bulutlarsan, insanlardan, senden, ondan, bundan, binalardan, toplumdan...herseyden...

Unutursun, unutmussundur, ve unutacaksindir. Insan oglu, mahkumdur dersin, mahkumsundur, ve boyun egersin. Kaderindir. Kim hatirlamis satir satirda, sen hatirlarsin...halbuki resim cekmeye baslamanin en buyuk nededinide bu degilmidir?

Anlayamazsin ne oldugunu, sesin yukselir, yuzun kizarir, ellerin terler, goz yaslarin senden habersiz birikip akar. Teker, teker, teker. Inci taneleri, veyahutta kar taneleri, yada yagmur damlaciklari gibi degillerdir. Neler oldugunu anlamazsin, ve bir kucuck bakistan yara alirsin. Belkide hakkin bile yoktur buna. Karsindaki, yaninda oldugu halde sen millerce otede, uzakta, yanliz hissedersin. Bir cift soz, herseyi alt ust etmeye yetmistir. Emistir, eder, ve edecektir. Doganin kurali. Tamdaki mukemmele yaklastim, yakinlastim, elimdeydi derken..mutluyum derken, kalbinin birer parcasi daha kirlir.

Onarabilirmisin? Onarmak mumkunmudur, bilemezsin ve bir yap bozun, bilinmezin tam ortasina atilirsin tekrardan. Tekrardan, tekrardan. Bunlarin cevaplarini bulabilmek icin yanarsin ama bekledigin cevap hic gelmez. Cunku geldigi anda, senden geri alinir ve bugune kadar bildigin herseyi sorguluyacak baska bir soru verilir sana.
Yorulursun, kolunu kanadini kaldiricak halin kalmaz. Bikarsin, bikmissindir.

Sadece gulumsemek istersin, kalbinin bir kismi agri icinde kaybolup gitmeden. Ruhun aci cekisiyor olmadan.
Dusunmekten korkup kendini dondurmaya gelmeden. Geceleri uyuyabilerekten.

No comments: