A World of Ramblings

Monday, November 24, 2008

Random..totally

Good things do happen to good people.
I am so happy to have him in my life. Thank you!
Is it possible for anyone to be sweeter, anyone to care more? To be more breathtaking? Life has taken on a whole another meaning.

Sunday, November 23, 2008

My problem

Today, I must of had my longest shift yet. Why? Simple.

I found every possible wrong with every single table that came in today. It really wasn't their fault, or their mistake, for most it wasn't even something they did or said. Things that weren't there, that my eyes saw, what made everything difficult for me. It was my fault by default. Its my nature. Its a trick I try to play on myself. I can be angry, mad, sad, or hurt at something.Something that my mind tries to think, dig, or find out, or just will toy for hours and hours and hours on without any breaks, if it wasn't for the interruptions of the world. If I don't give my brain something else to chew out, its going to drive me crazy with whatever occupies my mind. So, easiest thing? Point out the mistakes of human beings. There really isn't anything more natural, more easier than that.

I found ridiculous things, I found things that were annoying. But at the end, I was only able to fool myself for so long, then I began loathing myself for being so cruel, and well...plain.

Why is it simple? Its Andrew. I am still hurt, and still mourning..no surprise there. Its quite obvious I think. But there are so many things in my mind that doesn't add up. There are still holes and I just cant come to accept that he is no longer with us. My only hope is that he is in a better place, but of course as a person with faith, its hard to know. Its God's decision obviously and all I can do is pray. That itself drives me insane that I can't do anything. Helplessness. How many times I swore to myself that I was no longer going to be helpless to do anything? To change circumstances. Somethings...truly are out of our reaches and realm...a point made to me once again..pretty darn harshly.

Friday, November 21, 2008

Guzel bir hikaye

Evvel zaman içinde bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.

Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için
bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.
Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır, Hacı Bektaş Veli 'helal değildir' diye kurbanı geri çevirir.

Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana'ya anlatır.
Mevlana hediyeyi kabul eder.

Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun hediyeyi kabul
etmediğini söyleyince Mevlana şöyle der:

'Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz.
O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.'

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhına gider ve Hacı Bekta ş Veli'ye,
Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip Hacı Bektaş Veli'nin görüşünü sorar.

Hacı Bektaş da şöyle der:
'Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir.
Bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez.
Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.'

-alıntı-

Thursday, November 20, 2008

Dunyanin En Tuhaf Mahluku

Nazim Hikmet'in en cok sevdigim parcalarindan biri. Sizle paylasmaya karar verdim. Tadini cikarin


DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU


Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nazim Hikmet--1947

Wednesday, November 19, 2008

Askin Sonbahari

Solarmis,
Yavas yavas,
Yazin kavurucu gunesi
Terkederken,
Sararan cimler gibi,
Askta solup sararirmis.

Dogumu mechul olan bir mevsimde,
Icinde onca zaman buyutup,
En buyuk emeklerlerini verip,
Gozyasini, kalbinin en kor ateslerinde buyuttugun sevdan,
Sonbahar'da dusen yapraklar gibi
Bir gunde dusebiliyormus.

Gunes yakmaz olur tenini,
Soguk sonbahar ruzgarida nefesini keser,
Agaclar da ciplak kalmistir
Tipki senin gibi.
Ciceklerse birer hayal olu vermistir,
Gelecek yil icin.

Ayaginin altinda kirilan kuru dallar gibi,
Kirilmistir bin parcaya,
Once yarinin hayali,
Bugunun sozu ise,
O ince, ama buz gibi sonbahar ruzgariyla
Dune yavas yavas kaybolur
Hatiralara donusu verir,
daha ne oldugunu anlamadan.

Adini dudaklarindan dusremedigin,
Gozlerini unutamadigin,
Kokusunu her yerde buldugun,
Aklini isgal eden,
Ruyalarina giren adam
Dunyanin savascisi,
Askin temsilcisi,
Gonlunun krali
Bir gun
Baktiginda bir yabancidir...
Eskiden bildigin birine benzetirsin.

Israrla tutunursun,
Daha kis gelmemistir,
Cetin firtinalar baslamamistir,
O yazin tatli maeceralarinin ugruna
Simsiki tutunursun...
Ama nafile
Gectir artik,
Yapraklar dokulmeye baslamistir bile.

Etraftaki sararan,
Kirmizili,ama arasinda hala yesili olan agaclar,
Bir temsicildir gonlune.

Oysaki, Askin Sonbahari kapindadirdadir,
Kapiyi acmakta hala zorlanirsin
Bu yabanci misafire.

this poem is copyrighted so dont go stealing it!
Nazire F. Cansever--2006

Tuesday, November 18, 2008

Kalbim Unut Bu Siiri

Kalbim Unut Bu Şiiri

Uğuldayan ve hep uğuldayan
bir orman kadar üşüyorum şimdi
yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda
yanlış ve zehirli çiçekler açıyor
Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık

Su ve ses kadar beklediğim
ne kaldı geride, bilmiyorum
uzanıp uyumak istiyorum gölgeme
ve sarınmak o kocaman gözlerin
uğuldayan rüzgârlarına

Bir acıyı yaşarım ve zehrinden
çiçekler üretirim kömür karası
uçurum kadar bir yalnızlık
yaratırım kendime, atlarım
Anısı yoktur küçük rüzgârların

Yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü

Yanlış, daha baştan yanlış
bir şiirdi bu, biliyorum
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir
Kalbim unut bu şiiri

Kaynak: Belki Yine Gelirim
- Ahmet Telli

Monday, November 17, 2008

Dearest Andrew

Yesterday, I found out that a really good friend of mine passed away.
I am not sure how to handle it, or cope with it. I am not even sure how to take it. At first I thought it was some sick joke a mutual friend was playing on me. Then the cold reality sunk in.
Andrew at the age of 27 was found .... lifeless, in his room on saturday. He no longer is with us, and frankly I am not sure how to handle it. There are so many things that are going through my mind right now.
I have always been close to Andrew; we were good friends. We meet in 2005 in college, through a program called National Model United Nations and have been friends ever since. He transferred to NYU, but we never lost touch. We often called and facebooked each other. This semester had been difficult on both of us, Andrew trying to graduate and me tryig to transfer. Now, I regret not calling him, I regret not being able to see him one last time. It hurts .

Life seems all the less pointless, and really tied to cotton strings as the old people would have said. I am in a complete daze. Its difficult to comprehend. This is challenging my moral and religious beliefs, along with my whole philosophy. I have had people die in my family. Mostly old. Or even if they were young, they were far away from me enough not to be shake up this badly. But Andrew's death....is unlike anything I've faced before.

On top of everything, we have no clues, no information, no way of contacting anybody that knows anything. Drives me insane.

Rest in Peace Andrew...

Sunday, November 16, 2008

Yar Seninle

Yar Seninle (Ne Sen Beni Unut)

Gel seninle ahdı iman edelim
Ne sen beni unut ne de ben seni
Bağlanılım bir ikrarda duralım
Ne sen beni unut ne de ben seni

Gözlerim yolunu yar yaman yaman
Sürmedim sefasın oldu bir zaman
İrfan meclisine vardığın zaman
Ne sen beni unut ne de ben seni

Bir yare mailem bir de sıfata
Yar odur ki yarin emrini tuta
Belki yolum düştü gidem gurbete
Ne sen beni unut ne de ben seni

Gitme dilber gitme yüzün göreyim
Al yanaklarına kurban olayım
Bir emanetin var sana vereyim
Ne sen beni unut ne de sen beni

Abdal Pir Sultanım çektiler dara
Düşmüşem aşkına yanarım nara
Bakın ey erenler şu giden yara
Ne sen beni unut ne de sen beni

Pir Sultan Abdal